Çarşamba, Aralık 19, 2007

TUS Sinav sorulari

Evet TUS'a girmeye karar verdim. Ama önce bir duşa giriyim.

Şimdi de muhteşem sorulardan biri:

4. Nervus oculomotorius içerisinde seyreden presinaptik parasempatik lifler aşağıdaki ganglionların hangisinde sinaps oluşturur?
A) Ganglion spinale
B) Ganglion oticum
C) Ganglion pterygopalatinum
D) Ganglion submandibulare
E) Ganglion ciliare

Bu soruyu önce anlamak lazım. Nervus dediği heralde sinir oluyor. Oculomorius da sanki motorla ilgili birşey. Refleks falan olabilir. presinaptik: sinaptik öncesi olurken, sinaptik nedir bilemiyorum. parasempatik, sempatik bir para olabilir, yada parametre. ganglion, aslanlarla ilgili olabilir. şıklarda ise pek çok ganglion sıralanmış. D şıkkını doğru buluyorum.

Cuma, Aralık 07, 2007

Işıklar kesildi...

Hatırlıyorum eskiden televizyonun yeni yeni çıktığı zamanlar, evdeki tek elektrikli aletler: Lambalar, radyo, buzdolabı ve televizyondu. O zaman büyüklerimiz elektrik kesintisi olduğu zaman, 'ışıklar kesildi/gitti' diyorlardı. Heralde kendi yaşadıkları zamanda tek elektrikli alet lamba olduğu için, sadece onunla ilişkilendirmişler. Hatta lüks lambası denirdi, şu bizim bildiğimiz, dandik çıplak lambaya. Florasan çıktığı zaman ekonomik olduğundan çok tutulmuştu, tüm okullar devlet daireleri florasan olmuştu. O yüzden soğuk bir havası vardır bence devlet dairelerinin.

Şimdi elektrik kesildiği zaman, televizyon, uydu, bilgisayar, internet, oyun konsolu, buzdolabı, bazen ısınma, ışık, çamaşır bulaşık makinesi, yani herşey gidiyor.

Salı, Aralık 04, 2007

Sonsuza kosan adam (running man)

Episode 1: Sonsuza kosan adam (Derin darbe)

Genç adam yağan yağmura aldırmadan sulara bata çıka minibüs durağına doğru koşuyordu. İşte o koşan adamdı. Göztepe hastane otobüs durağında son hamlesini yapıp hazırda bekleyen minibüse atladı. Gözü hiçbirşey görmüyordu. Gözlüklerindeki buğuları sildi, evet şimdi gözü biraz görüyordu. Arka sıralarda tombulca bir bayanın yanına sıkıştı.

Minibüs ne de sıcaktı. Gözlüklerindeki buğular geçince şöyle bir etrafına baktı. Ne güzel giyinmiş insanlar diye içinden geçirdi. Maşallah herkes takım elbisesi ile efendi efendi oturuyordu. "Tabi ya gireriz" diye geçirdi içinden. "Baksana ne medeni bir toplum olmuşuz, avrupa birliğine rahat gireriz" diye de ekledi, gaza gelerek.

"Avrupa, özgürlük, medeniyet" diye sayıklarken gözüne minibüsün ön tarafındaki küçük bir tabela ilişti. Tabela tabi dışarı doğruydu. "Kadıköy değil mi lan bu yoksa" diye tabeladaki yazıyı okumaya çalıştı. Tabelada ters bir şekilde "denizbank" yazıyordu. "Lan yoksa" diye yine düşüncelere daldı. Yanında cam kenarında oturan 50li yaşlardaki beye doğru bir göz attı. "Muhasebeci tipi var bunda" diye düşünürken bir şimşek çaktı. Yağmur iyice hızlanmıştı. Ardından da gök gürültüsü.

Yanındaki beye bakarken, adamda ona bakınca tebessüm etti. Adam da aynı şekilde karşılık verince, genç adam "kadıköy değil mi bu?" diye sordu. Adam "Tabi kadıköy şubesi" dedi. "Ne şubesi?" diye sorunca, adam "sen stajyersin galiba, baksana mal gibi giyinmişsin" dedi. Gayri ihtiyari gülümsedi, ne olduğunu anlayamadı. "Efendim galiba avrupa birliğine giriyoruz, bakınız herkes artık takım elbiseler ile" diyerek konuyu değiştirmeye çalıştı.

Sonra yavaş yavaş bazı şeyleri anlamaya başladı. "Pardon acaba bu şirket servisi mi?" diye diğer yanındaki bayana sordu. "Evet" cevabını alınca:
- Yaa demek öyle, dedi.

Kadın,
- Ya sen ne sanmıştım yiğidim, dedi.

Kahramanımız artık iyice bozulmuş yavaş yavaş yerinden kalkıp öne doğru yürümeye başlamıştı. O koşan adamdı, ama artık tırt adam olmuştu. Zaten kadıköye gelmiş olan minibüsden, stajyer edası ile şöföre iyi günler dileyerek indi. Eklemeyi de ihmal etmedi "stajımın ilk günü abi, yarın kaçta alırsın?" diyerek bozuntuya vermemeye çalıştı.
-Yarın pazar deliganlu, cevabı ile yine koşan adam moduna geçti.