Perşembe, Mart 01, 2007

CSI Miami

Bu diziye tilt olmaya başladım. Kardeşim herşeyde mi DNA ile çözülür ya. Mesela adam cinayet işlemeden önce afedersiniz geğirmiş olsun. Hemen bizim sarı kafa olay yerine gelip koku moleküllerini tüplere doldurup laboratuvara gönderir. Tüp içindeki havada dna da vardır, ayrıca ne yemek yediğini de havuç ve köfte DNA sından anlarlar. Hatta bu inek nerde kesilmiş, kim tarafından kıyma yapılmış onu da bulurlar. Etraftaki lokantalardan da köfte servisi kim yapmış falan derken adamı yakalarlar. Öööeeeeehhh yani.

Eskinden ne güzeldi, toplarsın bütün şüphelileri bir odaya, sen şu saatte nerdeydin cenıfır, sen niye o saatte şunu yaptın stiv falan derken sorgu ile bulurdun. Arada elektrik kesilir birileri bıçaklanır, şüpheli sayısı otomatik olarak azalırdı. İşte yine bir teknolojinin insanı yalnızlaştırması, laboratuarlara kapatması, sosyal bir şekilde muhabbetten uzaklaştırmasına tanık oluyoruz.

Benim izlediğim en güzel cinayet dizisi gerçek kesittir üzerine tanımam. Sarı bıyık abimizin müthiş performansı ile zirveye taşıdığı dizi halen oynamakda, takipçisiyim. Bazen doktor, bazen baba, bazen öğrenci olarak oynuyor adam, birde bence Holiwuda çok pis göndermeler laf sokuşturmalar var dizide. Yani adamlar eve girerken ayakkabılarını çıkarıyorlar, veya adam tuvalete gidebiliyor, ama ben hiç bi holiwud dizisinde görmedim ki gerçekde nasıl yaşadıklarına dair bir iz.

Sarı bıyık abimizin bir sahnesi ile sözlerimi noktalıyorum: Sarı bıyık doktor rolünde, elinde steteskop ile kızın kalbini dinlemektedir ve şöyle der: "yahu bu kız ölmüş".

2 yorum:

.NET Ocakbaşı dedi ki...

Copyright sorunu var bu entride bilader.

Unknown dedi ki...

Telifini öderiz kardeş, hem konu çok değişmiş gördüğün gibi.